ANA SAYFA
BİYOGRAFİSİ
SEMİNERLERİ
AKADEMİK ÇALIŞMALARI
MAKALELERİ
=> GENÇLİK
=> DEĞİŞİM
=> BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT
=> CEMİL MERİÇ’İ ANLAMAK
=> ULAŞIM
=> Gelecek İçin Bir Mum da Siz Yakın!
=> SİRAKÜZALI ARŞİMED
=> HİTLER’İN PSİKOPATOLOJİSİ
=> DÜĞÜNLERDEKİ MAGANDA KÜLTÜRÜ ÜZERİNE
=> HEPİMİZ MEHMET’İZ!
=> GALİLE
=> ŞEHİTLER ÖLMEZ , VATAN BÖLÜNMEZ
=> SEN SUÇLUSUN ÖĞRETMENİM!
=> HEDEF TÜRKİYE
=> YÖNETİCİLİK ÜZERİNE
=> BİLMEYENLE TARTIŞMA
=> SÖĞÜTLÜ'NÜN GELECEĞİ
=> SÖĞÜTLÜ’YE ALTERNATİF YATIRIM NE OLABİLİR ?
=> ÇİZGİ DÜNYASI YA DA DÜNYANIN ÇİZGİLERİ
=> Âlim ve Arif İnsan Tipi Üzerine
=> DİLİMİZ ÖLMESİN
=> Sistemin Çocukları
ÖYKÜLERİ
ŞİİRLERİ
DENEMELERi
ZİYARETÇİ DEFTERİ
SAYAÇ
FOTOĞRAFLARI
ANTOLOJİ
ANKET
GALERİ
SÖZÜN ÖZÜ
SİİR SİTELERİ
GÜNCEL ŞİİR
TV 'DE BUGÜN
KAMERALI SOHBET
E-DEVLET HİZMETLERİ
VİDEO SAYFASI
İSTİKLAL MARŞI
OSMANLI PADİŞAHLARI
RADYO
ATATÜRK KÖŞESİ
MEB HABERLERİ
ÇEVRİMİÇİ SÖZLÜK
BİLGİ YARIŞMASI
100 TEMEL ESER
DURU TÜRKÇE
İBRETLİK RESİMLER
DÜNYANIN YEDİ HARİKASI
CANLI TV İZLE
GAZETE ALEMİ
GENÇ BEYİN
TARİHTE BUGÜN
PAYLAŞIM KÖŞESİ
HAVA DURUMU
TAKVİM
İL İL TÜRKİYE
GOOGLE ARAMA MOTORU
2009 YILI ATATÜRK TAKVİMİ
 

Sistemin Çocukları

Türk Milli  Eğitim Sistemi Tanzimat’tan bu tarafa kendi milletine yabancılaşmaya başladı. Batıdan aldığımız ithal sistemleri  kendi bünyemize uygun hale getirmeyi bir türlü beceremedik. Batılılaşmayı  ne doğru anlayabildik  ne doğru yorumlayabildik ne de doğru uygulayabildik. Yapımızda meydana gelen problemleri sistemi değiştirmekle çözeceğimizi zannettik. Sistem değişti ama sorunlar değişmedi. Aksine kar topu gibi büyüdükçe büyüdü. Artık sistemin çarkları dönmeyince başka bir sistem kurmanın peşine takıldık. Bu kısır döngü etrafında dönüp durduk yıllarca.

Bu yabancı sistemler insanlarımızı birbirlerine  yabancılaştırdı. Kendi kültürüne yabancı bireyleri biz yetiştirdik. Sonra da bu gençlik çok farklı gibi sözlerle gençleri eleştirdik. Bugünün gençleri yarın kendi çocuklarını eleştirecekler. Getirdiğimiz her sistem kendi çocuğunu doğurdu. Ve kendi çocuğunun kanına girdi. Buğday ekip arpa biçen birini gördünüz mü? Nefret ektiyseniz şiddet biçersiniz, sevgi ektiyseniz mutluluk. Ne ektiyseniz onu biçersiniz. Ürünü ekmemizdeki hedefimizin ne olduğu, hangi ortamda yetiştireceğimizi, ürünün bakımında nelerin yapılması gerektiğini en baştan planlamamızın bir zorunluluk olduğu aşikârdır. Aksi halde hasat mevsiminde hüsrana uğramamız kaçınılmaz olur.

Şu anda var olan sistemde bütün öğrencileri sıralayıp yaftalıyoruz. En iyi yaptığımız iş bu. Bakanlık illeri.  İller ilçeleri. İlçeler okulları .Okullar sınıfları.Sınıflar öğrencileri. Baştan aşağıya yaftalanıyoruz. Sistem bir yandan düşünen, üreten, farkındalık yaratan , sosyal bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Her bireyin farklı olduğu anlayışıyla (Çoklu zeka kuramına göre) birey merkezli eğitimi savunuyor.Diğer yandan sadece SBS ve YGS’ deki başarı tek kriter olarak alınıyor. Kişi güçlü yönlerini geliştirmeyi düşündüğü zaman aç kalacağını bildiği için en kısa yoldan iş bulup çalışabileceği alanlara yönelmektedir. Örneğin çok iyi futbol oynayan bir öğrenci tercihini nasıl yapacak? Futbol oynamayı tercih ettiğini düşünelim. Kaç yaşına kadar futbol oynayabilecek . En fazla otuz beşine kadar oynayabilir. Sonra ne yapacak? Aslanlar gibi işsizler ordusuna katılacak. Türk eğitim sisteminin açmazlarından birisi de belli alanlardaki yığılmayı önleyemeyişi. Bunun nedeni de tamamen ekonomik sıkıntılardır.

 İnsan mükemmel yaratılmıştır. Yeteneksiz hiçbir kimse yoktur. Her insanının geliştirebileceği bir alanı vardır. O alanı bulup çıkarmak eğitimin işi. Tablo böyleyken  neden boş işlerle uğraşıyoruz.  Doğruları ve gerçekleri konuşmanın zamanı gelmedi mi? Neyi bekliyorsunuz? Sihirli bir değnekle mi çözmeyi düşünüyorsunuz sorunlarınızı? Bu eğitim sistemiyle neyi hedefliyoruz? Nereye varmak istiyoruz? Nasıl varacağız? Sistemle ortaya konulan hedef uygulayıcıların ve muhataplarının yüzde kaçı tarafından paylaşılıyor? Bu soruların muhatabı kim?

 Bir türlü kabuğumuzu kıramadık. Kabuğu kıracak fikirler bizde fazlasıyla mevcut. Ne yazık ki gün yüzüne çıkmayı ve değerlendirilmeyi bekliyor. Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman onları görmemek için kör olmak gerek. Bu ülke nice şahsiyetler yetiştirdi. Yetiştirmeye de devam etmektedir. Onların fikirlerini önemsemeli ve hayata geçirmeliyiz. Bırakalım şu batı budalalığını. Dünyaya at gözlüğüyle bakmayı bırakın artık.Zincirlerinizden kurtulun  ve özgür olun. Özde bulun kendinizi. Dünyanın sadece batıdan  ibaret olmadığını, kuzey-güney ve doğu yönlerinin de olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Ağaçlarla uğraşmayı bırakalım ve ormana bakmayı öğrenelim. Kendimizi ayrıntılarda boğuyoruz. Büyük resme ne zaman bakmayı öğrenirsek o zaman kendimize geldiğimizi iddia edebiliriz. Türk tarihi okyanuslardan derin, gökyüzü kadar sonsuz, güneş kadar sıcak ve  yıldızlar kadar parlaktır. Hayalî’nin’nin dediği gibi :

Cihân-ârâ cihân içindedür arayıbilmezler

O mâhîler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler”

Biz de nice cevherler vardır ki işlenmeyi beklemektedirler. Onları bulup işleyelim. Bir başka adreste aramayalım kendimizi.

 

Bu kısır döngülerden bizi felaha çıkaracak yeni liderlere ihtiyacımız vardır:  Dünü bilen, bugünü yaşayan ve yarını yönetenlere…Yarının sorunlarını çözen , geleceği bir meşale gibi  aydınlatan, en az yüz yılını planlayan liderlerle yol devam etmeliyiz. Hiçbir şart altında doğru yoldan ayrılmayan, adalet terazisi  şaşmayan,  karakterli, ilkeli, onurlu, öz kültür bilincine sahip, kararlı, önce vatan diyen önderler bu makus talihimizi değiştirecektir.

Öyle bir sistem düşünülsün ki kimse değiştirmeyi aklından geçirmesin. Sistemler o kadar hızlı  değişiyor ki insanlar bu sisteme ayak uydurmakta zorlanıyorlar.  Sistemin ana omurgası üzerinde kısa sürede değişiklik yapılmasının sakıncalarından söz ediyorum. Yoksa sistemin gelişmesi adına yapılan yeniklere itirazımız yoktur. Sistemi bir binaya benzetelim.  Yetkiyi eline alan yeni bir bina inşa etmeye kalkışmaktadır.Yapması gereken var olan binayı onarmak yıkıp yeniden yapmak değil.Binadan kasıt milletin geçmişi, geçmişten bu zamana kadar getirdiği değerleridir.

 Getirilen  sistemler bir çiçek gibi en ufak  rüzgarda kırılıveriyor. Olması gereken sistemin çınara benzemesidir. Kökü Orhun Abideleri’nde olan bir sistemi kim yıkabilir, yıkmaya cesaret edebilir. Ati mazide saklıdır. Geçmişimizden güç alarak geleceğimizi inşa etmeliyiz. Neden bu haldeyiz? sorusunun  cevabı bu yazıya vereceğiniz cevapta saklıdır.


45536 ziyaretçiburadaydı.
 
AHMET YESEVİ ÜNİVERSİTESİ Yeni Sayfa 1

 
17 Şubat sabahı

güneş bir başka doğuyordu Kelkit’e

bir başkalık vardı bu gün

nice badirelerden geçti bu kent
yıkılmadı, yıkılmayacaktı da
biliyordu vatan olmadan

namusun olmayacağını

özgürlük
genlerinde saklıydı

bir nefeste yok edecekti

bütün kara bulutları

güneş yürekten gülüyordu Kelkit’e
değişecekti kara talihi
kıracaktı zincirleri bir bir
mağrur bir kartal olacaktı semada

zaman durmuş
asude bir sessizlik kaplamıştı
her yanı
fırtına öncesi sessizlik sanki…

bir tercih yapacaktı
ya esareti kabul edecek ya da ölecekti

zaten esaret ölmek demekti
tek yürek oldu Kelkit
bütün gücüyle vurdu

düşmanın göğsüne hançerini
tarihe ak bir sayfa açtı
hiçbir şey eskisi gibi
olmayacaktı

artık

yıldızları

gök kubbeye mıhladı
karanlıkları

aydınlatmak için

bir başkalık vardı bugün

güneş bir başka doğuyordu

Kelkit’e
..   

MEMURLAR BİZ
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol